Cumartesi, Ocak 10, 2009

“Sen Musa’nın çocuğu olamazsın, çünkü bu senin kitabında da yok!”

İnternet’te dolaşımda olan bu işlerin arkasında Selim Bey’in de olduğunu öğrendim. Filmi de yapılmış, ama ulaşamadım. Kampanyanın farklı ve etkili olduğunu da kabul ediyorum.



Şöyle ki, bildiğiniz gibi, İsrail vahşetine karşı geliştirilen, daha doğrusu doğal olarak oluşan bir tepki dili var. Vahşet görüntüleriyle inşa edilen ve “Kahrolsun İsrail!” sloganı etrafında aynılaşan bu tepki dilinin tüketilmiş olduğu ve etkisizleştiği düşünülerek, iletişimin, yeni bir paradigma üzerine kurulduğu anlaşılıyor. Ayrıca vahşet, TV ekranlarından en çıplak haliyle zaten aktarıldığı için sanırım sembolik bir anlatım yoluna gitmenin doğru olacağı düşünülmüş...

Zulmü kendi argümanları üzerinden kınamaya yönelik bu konsept, aynı zamanda, tepkinin din farklılığından değil, doğrudan zulme yönelik olduğunu da anlatmış oluyor. Başlıklar, bir şekilde zalimin dinini aklıyor ve meseleyi insanlık vicdanına havale ediyor. “Bu senin kitabında da yok, öyleyse, sen Musa’nın çocuğu olamazsın!” veya “Sen Musa’nın çocuğu olamazsın, çünkü, bu senin kitabında da yok!” şeklinde birbirini anlam olarak tamamlayan iki başlıkla iki ayrı poster tasarlanmış ve bu posterler Türkçe, İngilizce, Arapça ve İbranice olarak dört farklı dilde hazırlanmış.

Buraya kadar iyi güzel de, kampanya, bazıları tarafından, “Aslında onların kitabında bu zulmü onaylayan, hatta emreden ayetler var.” şeklinde bir eleştiriye maruz kalma riski taşıyor. Gerçi mesajın dolaylı muhataplarının “Hayır, bu bizim kitabımızda var!” diye savunma yapacak halleri herhalde yok ama... Yine de buna ne cevap vereceksiniz Selim Bey?






Hiç yorum yok: