Perşembe, Nisan 05, 2007

Bulunulan yerle arzu edilen yer arasındaki boşluk neyle doldurulur?

Sevgili Selim Bey, AKP’nin iletişim stratejisini tartıştığı yazısında kendince bir lumpenlik tanımı yapmış. Diyor ki: “Bana göre Türk lumpenliği sınıfsal bir pozisyon değildir. Bunu Marksist terminolojideki lumpenlikle karıştırmamak gerekir. Bana göre bizim lumpenliğimiz, bulunduğu pozisyonla arzu ettiği yer arasındaki boşluğu din, para, Atatürk, bayrak, Allah, milliyetçilik gibi geniş kitleler tarafından dokunulmazlığı olan veya dokunulamayan değerlerle doldurarak ötekine karşı bir kalkan oluşturma şeklinde tezahür eder. Bulunduğu yer konusunda şikayetçi olanların daha çok alt katmanlarda ve varoşlarda yer alması ayrı bir konudur, ama benim tanımım içinde yer alan lumpenlerin sayısı toplumun en üstten en alta tüm katmanlarında küçümsenmeyecek orandadır.”


Kendi kendine tarif yapmak ne derece doğrudur, bilemem ama, o zaman milliyetçi lumpenler, müslüman lumpenler, solcu lumpenler, Kemalist lumpenler, gazeteci lumpenler, siyasetçi lumpenler (ya da lumpen müslümanlar, lumpen milliyetçiler, lumpen solcular...) gibi onlarca yeni vakayla karşı karşıyayız demektir.

Değil mi?

Hiç yorum yok: