Cuma, Nisan 06, 2007

Elit, elitizm, lumpenlik, AKP ve istiskal!..

Selim Bey, yine AKP ile ilgili yazısında “AKP’nin elitist bir parti olmaması geniş kitlelerle ilişkisini kurgulama konusunda bugün için kendisine avantaj sağlamıştır. Fakat, elitist olmakla elit olma arasında çok ciddi fark vardır. Elitizm, uzlaşma karşıtıdır ve bence her şeyden önce gayri ahlaki bir tutumdur. Ancak ülke elitleriyle ulusal egemenliğin uzlaşımı önemlidir ve AKP bu konudaki zaafını gidermelidir. Böyle bir zaaf ortadayken bir de lumpen oyları kazanmaya yönelik bir iletişim programı krizi derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.” demiş.

Gelin siz, “elit” tartışmaları için bir de Arzu Cihangir’in Derin Düşünce’deki yazısını ve orada yer alan yorumları okuyun.

Bu tartışmayı ilginç buldum. Daha da ilginci AKP’nin adının art arda Ali Taran, Alinur Velidedeoğlu ve şimdi de Sinan Çetin’le (Çetin’e de reklamcı demişler!) yanyana geçmesi... (Bir iki eksik var, onların da adını duyarsak geçit tamamlanmış olacak!) Lumpenlik, elit, elitizm mevzuları bir yana, eğer bu arayışlar gerçeği yansıtıyorsa, AKP, yanına yakıştırdığı reklamcı profili konusunda çok net bir fikre sahip demektir, eğer bir dedikodudan ibaretse güzide basınımızın AKP ile ilgili algısı böyle şekillenmiş anlamı taşır.

Bu arada Arter Reklam’a reva görülen bu “istiskal” (Sözlüğe bakılacaak, bak!) durumu ne kadar ayıp değil mi?

Perşembe, Nisan 05, 2007

Bulunulan yerle arzu edilen yer arasındaki boşluk neyle doldurulur?

Sevgili Selim Bey, AKP’nin iletişim stratejisini tartıştığı yazısında kendince bir lumpenlik tanımı yapmış. Diyor ki: “Bana göre Türk lumpenliği sınıfsal bir pozisyon değildir. Bunu Marksist terminolojideki lumpenlikle karıştırmamak gerekir. Bana göre bizim lumpenliğimiz, bulunduğu pozisyonla arzu ettiği yer arasındaki boşluğu din, para, Atatürk, bayrak, Allah, milliyetçilik gibi geniş kitleler tarafından dokunulmazlığı olan veya dokunulamayan değerlerle doldurarak ötekine karşı bir kalkan oluşturma şeklinde tezahür eder. Bulunduğu yer konusunda şikayetçi olanların daha çok alt katmanlarda ve varoşlarda yer alması ayrı bir konudur, ama benim tanımım içinde yer alan lumpenlerin sayısı toplumun en üstten en alta tüm katmanlarında küçümsenmeyecek orandadır.”


Kendi kendine tarif yapmak ne derece doğrudur, bilemem ama, o zaman milliyetçi lumpenler, müslüman lumpenler, solcu lumpenler, Kemalist lumpenler, gazeteci lumpenler, siyasetçi lumpenler (ya da lumpen müslümanlar, lumpen milliyetçiler, lumpen solcular...) gibi onlarca yeni vakayla karşı karşıyayız demektir.

Değil mi?